- yamuk
пшъакъэ, IонтIагъэ, Iущэ, бгъунджэ
Турецко-адыгский словарь. - Майкоп, Адыгейское книжное издательство.. ТIэшъу Ясин (Mehmet Yasin Celikkıran). 1991.
Турецко-адыгский словарь. - Майкоп, Адыгейское книжное издательство.. ТIэшъу Ясин (Mehmet Yasin Celikkıran). 1991.
yamuk — sf., ğu 1) Bir yana doğru eğik olan 2) is., mat. Yalnız iki kenarı paralel olan dörtgen 3) is., mec. Birine karşı yanlış davranma Birleşik Sözler dik yamuk ikizkenar yamuk … Çağatay Osmanlı Sözlük
yamuk yumuk — sf. Yamru yumru Hızını artıran yel, yamuk yumuk sokaktaki gübreli tozları kaldırıyordu. A. Sayar … Çağatay Osmanlı Sözlük
dik yamuk — is., ğu, mat. Kenarlarından biri tabanlarına dik olan yamuk … Çağatay Osmanlı Sözlük
ikizkenar yamuk — is., ğu, mat. Paralel olmayan iki kenarı eşit yamuk … Çağatay Osmanlı Sözlük
dik — sf. 1) Yatay bir düzleme göre yer çekimi doğrultusunda bulunan, eğik olmayan Sağlam yapılı, dik duruşlu bir gençti o yıllarda. N. Cumalı 2) Yatık durmayan, sert Dik saç. 3) Sert, kalın, tok (ses) Sesi dik ve küstahtı, söylediklerini aşağı salonda … Çağatay Osmanlı Sözlük
yamukluk — is., ğu 1) Yamuk olma durumu 2) Yamuk bir biçimde davranma … Çağatay Osmanlı Sözlük
ikizkenar — sf., mat. İki kenarı eşit olan Birleşik Sözler ikizkenar üçgen ikizkenar yamuk … Çağatay Osmanlı Sözlük
viranlık — is., ğı Viran yer Aydınlattığı yerin viranlığına, kuraklığına, kara, kırık ve yamuk mihraplarına... H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
yamulmak — nsz Yamuk duruma gelmek, eğilmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yumuk — sf., ğu 1) Yumulmuş olan, yumulmuş gibi duran, yumulu Uyandı, silkindi, yumuk gözlerini açarak yere sıçradı. P. Safa 2) Tombul Şen, kara gözlü, yumuk, renkli bir çehre! R. N. Güntekin Birleşik Sözler yumuk gözlü yamuk yumuk … Çağatay Osmanlı Sözlük
a'vec — (A.) [ جﻮﻋا ] yamuk, eğri büğrü … Osmanli Türkçesİ sözlüğü